Nihat Genç – Bir Ses Susturuldu, Ama Yankısı Kaldı sözüyle yazıma başlamak istiyorum..
Trabzonda rüzgarı bol, sözü sert Faroz mahallesinde dünyaya geldi Nihat Genç Yıl 1956. Sokaklar çamurlu, yürekler temizdi. Henüz çocukken kelimelerin büyüsüne kapıldı ama onların susmadığını da erken öğrenen güzel bir insandı kendisi. Konuşmak cesaret isterdi, yazmaksa bedel. O bunu çok erken fark etmiştir
Öyle sıradan bir yazar olmadı hiçbir zaman. Ne otoritenin şefkatine sığındı, ne kalabalıkların alkışını aradı. Hayatının her anı kavga gibiydi. İçinden çıktığı halkla, sistemle, kendisiyle… Ama bu kavgada hiç yalan söylemedi. Belki çok kişiyle ters düştü ama kimse ona “yalancı” diyemedi.
Yıllar geçti, dergilerde yazdı. Leman, Çete, Bağımsız… Her satırı taş gibi ağır, ama bir o kadar da gerçekti. Sonra ekranlara çıktı. Konuşması da yazması gibi sivriydi. Gözünü kırpmadan konuşurdu. Kırmak pahasına, üzmek pahasına. Çünkü onun için doğruyu söylemek, nazik olmaktan önce gelirdi.
Televizyonlar dar geldi ona. Dijitalin özgür nefesini aldı içine ve kendi medyasını kurdu: Veryansın TV. Kurduğu o mecrada, birçok genç gazeteci yetişti. Onun yanına gelenin önce “yüreği” tartılırdı. Bilgi sonra gelirdi. Çünkü Nihat Genç’e göre kalem önce vicdana, sonra akla dayanmalıydı.
Son yıllarda hastaydı. Akciğer kanseriyle savaşıyordu ama kimseye serzeniş etmedi. O hastalığı da içinden konuştu. Sessizce. Son kez konuştuğu dostlarına sadece tek bir cümle bıraktı geriye:
“Cumhuriyeti yaşatın.”
Ne uzun ne kısa. Yalın ve gerçek. Tıpkı onun gibi.
Ve 4 Temmuz 2025 günü, öğleden sonra saat 15:30 sularında, Ankara’da, Gazi Üniversitesi Hastanesi’nde son nefesini verdi. Ama “ölmek” Nihat Genç gibi birine pek yakışmıyor. O sadece “sustu”. Fakat sustuğu yerden hâlâ yankı geliyor.
Cenazesi 6 Temmuz’da, Kocatepe Camii’nden kalkacak. Mezarı Gölbaşı’nda olacak. Ama aslında Nihat Genç’in yattığı yer, bu ülkede vicdan sahibi her insanın hafızasıdır.
Okunma Sayısı: 23